Kıtaptan bir bölüm ;Yıllar önce bir kitapta okuyup, yazmıştım; bu bahar başıma geldi. Oğluma bir kırmızı bisiklet aldık.
Binmeyi öğrenene kadar dengesini sağlasın diye arkaya iki küçük tekerlek taktırmaya gittik.
Çok görüp geçirdiği belli, bıçkın bir usta, lastiklere hava basarken “Yedek tekerleri boş verin” dedi, “…iki tekerle binmeyi denesin. Yardımcı olursanız 1 saatte öğrenir. Yoksa yedekleri atması aylar alır. Düşse de aldırmayın, düşe kalka öğrenir sürmeyi…”
Öğüdü tuttuk ve açık alanda ilk denemelere giriştik.
Önce pedal basmayı, fren sıkmayı anlattım, sonra selede dengede oturmayı…
Oturdu.
Ayakları pedala zor uzanıyor, düşmekten korkuyordu.
“Hiç korkma, ben daima yanında olacağım ve seni tutacağım” dedim.
Güvendi.
Sol elimle gidona, sağ elimle seleye yapıştım; burnumu çocuksu kokular saçarak dalgalanan saçlarına gömüp kırmızı bisikletin yanı sıra koşmaya başladım; önce ağırdan alan, giderek hızlanan bir tempoda…
O, yüzünü yalayan rüzgarın ve emin ellerde olmanın keyfiyle kahkahalar atarken ben bisikleti dengede tutmak için büyük enerji harcıyor, tekerden hızlı koşma çabasında nefes nefese soluyordum.
Kolay değil; istikballe yarışıyordum.
Kadın Girişim sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.

